27 Nisan 2017 Perşembe

‘15 Temmuz şehidi’ ilan edilen AKPKK reklamcısının yolsuzlukları | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Recep Tayyip Erdoğan, erol olçak, akp'nin gerçek yüzü, cia, mossad, sabetayistler, gizli ermeniler, içimizdeki israil, murat ülker, dinç bilgin, bülent arınç

AKPKK suç, terör ve ihanet örgütünün, kuruluşundan bu yana reklamcısı olan Erol Olçak ve 16 yaşındaki oğlu, bir darbe tiyatrosu olduğu somut yüzlerce delil ile ispat edilen 15 Temmuz hadiseleri sırasında, İstanbul'da, Boğaziçi Köprüsü'nde halkın üzerine açılan ilk ateş sonucu ölmüştü. Erol Olçak'ın ve oğlu Abdullah Tayyip Olçak'ın cenazesi Altunizade'deki İlahiyat Camisi'nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilmişti. 

Müslümanların nefret ettiği İslamcılar, son dönemde menfaatleri gereği, işlerine geldiğinde, istedikleri herkesi terörist, istedikleri herkesi de kahraman ya da şehit ilan etmeye başladı ve bu tavırları hala tartışmalar çıkartmaya devam ediyor. Akademi Dergisi olarak, yayınlarımızın da tesiri ile İslamcıların aslında ne olduğunun iyice farkına varmış Müslümanları iyice ikaz etmek maksadı ile, 2013 yılında, Sabetayist gizli Yahudi Bülent Arınç ile Mehmet Baransu arasında yaşanmış olan bir tartışmaya temas etmek istiyoruz. T24 haber sitesinde, 12 Kasım 2013 tarihinde yayımlanan haber aşağıdaki gibidir ve fotoğraflar ile parantez içerisinde verilen bilgiler Akademi Dergisi tarafından eklenmiştir (Mehmet Fahri Sertkaya)

Bülent Arınç'tan AKP'nin reklamcısına dava açıklaması

Bülent Arınç, Mehmet Baransu'nun ortaya attığı, Arter Reklamcılık'ın TRT'yi milyonlarca lira zarara uğrattığının görmezden gelindiği iddialarına yanıt verdi


Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü ve TRT ile Anadolu Ajansı'ndan sorumlu isim olan (AKPKK'lilerin büyük çoğunluğu gibi Sabetaycı bir gizli Yahudi olup Deniz Baykal ile de yakın akraba olan) Bülent Arınç, Taraf yazarı Mehmet Baransu'nun ''Erol Olçak'ın reklam şirketi Arter'in TRT'yi milyonlarca dolar zarara uğrattığı ve 'gereğinin yapılması'nın istenmesine rağmen olayın kapatıldığı'' iddiasını yanıtladı. Arınç, AKP'nin seçim ve kampanyalarının da reklamını yapan Arter Reklamcılık hakkında ''firmanın sorumluluklarını yerine getirmemesi üzerine TRT Genel Müdürlüğü tarafından dava açıldığını" duyurdu. 

'İlgili firmaya dava açılmıştır'

Arınç'ın Twitter hesabından da duyurduğu, bulentarinc.com.tr adresinde yayımlanan 12 Kasım 2013 tarihli açıklaması şöyle: 

➥ ''Bir gazetecinin önce köşe yazısında, sonra twitter hesabından paylaştığı TRT´nin reklam ihalesini alan firmanın TRT´yi zarara uğratmasına karşın şahsımın herhangi bir işlem yapmadığı ve olayı kapattığı iddiası doğru değildir. İhaleyi alan firmanın sorumluluklarını yerine getirmemesi üzerine, TRT Genel Müdürlüğü tarafından ilgili firma hakkında işlem başlatılmış ve Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 19.12.2012 tarihinde alacak davası açılmıştır. Söz konusu 2012/357 sayılı dava devam etmektedir. İlgili haber ve yorumların bu kapsamda değerlendirilmesini diliyorum."

'Arınç'a artık çocuklar bile inanmıyor'

İddianın sahibi Baransu, Arınç'ın açıklaması üzerine Twitter hesabından konuya dair şunları yazdı: 

➥ Sayın Bülent Arınç TRT iddiasına cevap vermiş. Olay yargıda diyerek. Bunu zaten biliyoruz, kurumu zarara uğratanlara 2 ihale nasıl verildi?

➥ Kurumu 150 milyon dolara yakın zarara uğratanları Başbakanlık'tan kim koruyup, aynı ihale ikinci kez verildi? Tekrar soygun için mi?

➥ Başbakanlık çevresi Bülent Bey'e rağmen olayı kapatıp, 2. kez ihaleyi verdiler? Bir kurumu soyuyorlar ama soygunculara tekrar ihale veriliyor.

➥ "Bir Başbakan Yardımcısı" bence artık açıklama yapmamalı. Çocuklar bile inanmıyor açıklamalarına. Durum maalesef bu kendi adına.

Erol Olçak'ın oğlu Abdullah Tayyip

TRT'nin zararı görmezden gelindi iddiası

Taraf'tan Mehmet Baransu'nun gündeme getirdiği iddiaya göre, Erol Olçak'ın sahibi olduğu Arter Reklamcılık, TRT'yi milyonlarca lira zarar uğrattı.

Baransu'nun yazısındaki ilgili kısım şöyle:

➥ Sayın Arınç, TRT’den sorumlu bakan. TRT’nin reklam ihalesi iki yıl önce AK Parti’li bir ajansa verilmişti; Arter Reklamcılık. Erol Olçak.

Ve o ajans TRT’yi milyonlarca lira zarara uğrattı. “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var” denerek, ajans sahipleri hakkında gereğinin yapılması istenmişti.

Ve konuyla ilgili gereken yapılıp, olay kapatıldı.

Sayın Arınç, Başbakan’ın sizi yalanmasından daha önemli olan bu konuyla ilgili de sanırım söyleyeceğiniz birkaç söz vardır.
Tüyü bitmemiş yetim hakkı için.


Müteveffa Erol Olçak kimdir?

1963 yılında Çorum'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Estetik ve Sanat Tarihi Bölümünden mezun olan Olçak, 1987 yılında Arter Reklam Ajansı'nı kurdu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde dönemin belediye başkanı, şimdinin sahte diplomalı ve CIA-MOSSAD bağlantılı sözde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın basın danışmanlığı görevini yürüttü.

Olçak, 1999 seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nin Türkiye genel seçim kampanyasını yaptı. Siyonistler, Evanjelistler, Masonlar, İçimizdeki İsrail ve İçimizdeki Ermenistan, Türklere ve Müslümanlara çok büyük bir tuzak kurmak niyeti ile, logosu bile yedi kollu Yahudi şamdanı, yani Menorah olan sözde AK Parti'yi kurarlarken, bu sözde parti, özde suç, terör ve ihanet örgütünün kuruluş çalışmaları sırasında, eşek etinden sucuk yapıp satarken suç üstü olduğu ve Tercüman gazetesine fotoğrafı ile birlikte manşet haber olduğu iddia edilen Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi ile birlikte çalışma teklifini kabul etti.


Erol Olçak'ın kendisinin ''yol arkadaşı'' olduğunu ifade eden, gerçek şehitlerimizin cenazesinde nerede ise hiç bulunmayan ve gerçek şehitlerin ailelerinden davacı olan sahte diplomalı sözde Cumhur Başkanı Erdoğan, Olçak'ın oğlu Abdullah TAYYİP'ten bahsederken gözyaşlarına hakim olamadı.

Kuruluşundan itibaren, göz önünde olan bütün yolsuzluklara, hırsızlıklara, kamu kurumlarının peşkeş çekilmesine, ihale fesatçılıklarına, zulümlere, haksızlıklara, tüyü bitmemiş yetimin hakkına girilmesine, BOP ya da Büyük İsrail projesine hizmet edilmesine, orta doğuda milyonlarca Müslümanın ve sivilin kanına ortak olunmasına, ihanet suçlarına rağmen AKPKK'nin siyasi iletişimini yürüttü. Böyle bir kadroya CIA ve MOSSAD tarafından kurulan bu sözde partiye ''AK Parti'' isminin bulunmasından parti kuruluşuna birçok konuda hiç rahatsızlık duymadan etkin oldu. Sözde AK Parti'nin bütün genel ve yerel seçim kampanyalarını yönetti..

Toprağı bol olsun. Bir T.C. vatandaşı olarak bizlerin hakkına girilmesine vesile olduğu, hizmet ettiği de muhakkak. Öte tarafta inşaallah hepimizle, 80 milyondan fazla vatandaşımız ile ayrı ayrı hesabı olacak. Haklarımızı soracağız ve alacağız. 

Gözler seni aradı ve sen yoktun


İşte bunlar da, tıpkı Erol Olçak gibi, AKPKK suç, terör ve ihanet örgütünün somut deliller ile ispat edilmiş suçlarını bile gizlemek, olduğundan farklı göstermek, suça yardım ve yataklık etmek suçunu sürekli olarak işleyen, bildiğiniz suç ortağı yandaş medyanın haberlerinden bazıları...

Gerçek sahibinin Tayyip Erdoğan ve ailesi olduğu iddia edilen A HABER'in internet sitesindeki haber 


Gerçek sahibinin Tayyip Erdoğan ve ailesi olduğu iddia edilen AKŞAM gazetesinin internet sitesindeki haber 


İslamcı, Selefi, Vehhabi, Modernist olup, Ehl-i Sünnet itikadının düşmanı olduğu ve bu güne kadar yüzlerce yalan haber yaptığı bilinen HABER 7'nin internet sitesindeki haber 


Haber 7 internet sitesinde, 17 Aralık dinlemelerinin montaj olduğuna dair, saygın kuruluşların ve uzmanların adı kullanılarak da yalan haberler yapılmıştı ve yalancılığı bir iki gün içinde gözler önüne serilmişti. Yine, her seçim ve referandum öncesinde, 'Süleymancılar da AK parti dedi' ya da 'Süleymancılar da EVET diyecek' şeklinde ve seçimlere ramak kala yapılan yalan ve art niyetli haberler, İslamcı samimiyetsizlerin arasında en sık da Haber 7'de yer aldı. Haber 7'nin yalanları, yönlendirmeleri ve işlediği suçları anlatmak için cilt cilt eser ya da uzun saatler süren belgeseller hazırlamak mümkündür. 

Sabetaycı gizli Yahudi Turgay Ciner'e ait olup, bir zamanlar bizi ''Atatürk düşmanı'' ilan edip sürmanşetten bütün Türkiye'ye hedef gösteren, bir tek açık adresimizi vermeyen sözde gazetenin, özde paçavranın internet sitesindeki haberi 


Türkiye'deki Yahudilerin ve gizli Yahudilerin cemaat gazetelerinden biri olup tarihi boyunca yoğun oranda Sabetaycılar, gizli Yahudiler, gizli Ermeniler, Masonlar barındıran ve bu kadrosu üzerinden Türk milleti ile devletine verdiği maddi ve manevi zararı tam olarak anlatmaya bir ömür gerekecek olan Hürriyet Gazetesi isimli paçavranın internet sitesindeki haber 


Hürriyet'te bu gün bile, gizli Yahudi Ayşe Ar-man Dor-men imzası ile, 'Kur'an'da kadın ile erkek arasında ayrım yok'' başlığı ile yayınlanan yazıya bakıp, Hürriyet'in kime, nasıl bir inanç ve zihniyete ait olduğunu ve ne yapmak istediğini anlamak mümkündür. Bu gün ahlaken yaşanmaz bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıya isek, bunun en büyük sebeplerinden birinin Hürriyet ve Milliyet gibi gizli Yahudi pusuları olduğunu ispat etmeye on binlerce haberleri, yazıları delil olacaktır. 

Bir zamanlar Sabetaycı Dinç Bilgin ile ismi özdeşleştiği halde, şu sıralarda gerçek sahibinin Tayyip Erdoğan ve ailesi olduğu iddia edilen SABAH gazetesinin internet sitesindeki haber 



Yeni Şafak... Ne olduğunu ve ne olmadığını bütün Türkiye hatta AKPKK destekçisi vatandaşlar bile biliyor. Anlatmaya gerek bile yok. İşte bu paçavranın internet sitesindeki haber 


Bir Siyonist pususu olan AKPKK'nin kurulmasında ve yönetilmesinde en etkili isimlerden biri olan ve şimdilerde AKPKK'nin gizli Başbakanı denilen gizli Yahudi Cüneyt Zapsu ve Karay Yahudisi Murat Ülker ile de çok sıkı fıkı olan Sabetaycı Ferit Şahenk'e ait olan, kadrosunda yoğun oranda gizli Yahudiler, gizli Ermeniler ve Masonlar barındıran NTV'nin internet sitesindeki haber 


NOT: Bu gazete denilen paçavraların hepsinin de sahipleri, sorumluları ve gazetecileri, AKPKK'nin de, Erol Olçak ya da Olçok'un da ne olduğunu, çalıştıkları yerlerin de aslında ne olduğunu ve kısa bir süre sonra bütün bu hukuksuz sistemleri çökünce, hep beraber yargılanacaklar arasında olduklarını kesinlik derecesinde biliyorlar. Çok yaklaşmış olan o gün gelene kadar, bir yerlerde, hep yaptıkları gibi 'Türkiye Türklerindir', 'Yetimin hakkı', 'Benim başörtülü bacım', 'Camiye ayakkabılar ile girdiler', 'Başörtülü kadını linç ettiler', 'İslam dini şöyledir, böyledir', 'Şanlı tarihimizde şu mesele şöyledir' v.s. şeklinde haberler yaptıklarında, buraları gösterirsiniz. Biz Müslümanlar, İslamcılığa da, onları piyon yapan gizli Yahudi ve Ermenilere de, onları da oynatan CIA ve MOSSAD'a da, onları da yöneten Siyonizme de, asla geçit vermeyeceğiz.

18 Nisan 2017 Salı

Türkiye'nin Milli Güvenlik Kurulu'nda ve diğer kritik öneme sahip kurumlarında, hiç gerçek Türk ve Müslüman var mı? | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, akp'nin gerçek yüzü, ibrahim kalın, aladağ yurt yangını, cia, numan kurtulmuş, gizli yahudiler, sabetaycılar, mevlüt çavuşoğlu,

Trump'ın güvenlik kurulu, halkı ve ordusu ile yüzde 80 küsur oranında Sünni Müslüman olan ve BOP yani Büyük İsrail Devleti projesine karşı yıllardır kahramanca direnen Suriye'nin bombalanmasını görüşüyor.


Manzara sizi şaşırtmasın, çünkü an itibari ile Türkiye'nin güvenlik kurulunda da aynı manzara hakim. Türkiye'nin başında nerede ise hiç Türk ve Müslüman yok

Gördünüz, duydunuz, bu bombalamadan sonra, Sabetaycı gizli Yahudi Numan Kurtulmuş'un en sivri Siyonistlerden bile daha Siyonistçe çıkışlarını ve maalesef ülkemiz adına bir yetkili sıfatı ile konuştuklarını... 

Başka ülkelerden bile "yuh" çektiler ve bu hareketine "sazan gibi atlamak" ve "Demek ki bu fırsatı kolluyormuş' yorumunu yaptılar ve bu adam hala görev başında... Ve hala sözde Türk ve özde gizli Yahudi ve gizli Ermeni basının rahatsızlığı yok. Hiçbir şey olmamış gibi haberler yapıyor. Aksin bunları nasıl kollayacaklarının telaşındalar. 

Dahası, 'Türk ordusu Kürdistan dağlarında işgalci konumundadır" şeklinde cümlelerin bulunduğu bir paçavrayı imzalayan Kürt kökenli olup, Kürt Yahudisi olduğu da iddia edilen Mevlüt Çavuşoğlu da, Hamas'ın ezilip, Siyonist, zalim ve katliamcı İsrail'in korunması maksadı ile, tam bir Siyonistçe davranış sergiledi. Bu uğurda dünyaya Hamas adına kasten, Türkiye'nin ve Müslümanların hiçbir menfaati olmadığı halde "yalan" açıklamalar yaptı ama neyse ki Hamas dik durup, maalesef hala hiçbir şey olmamış gibi o bakanlık koltuğunu işgal eden ve derhal vatana ihanet kapsamında yargılanması gereken Çavuşoğlu'na ezilmedi, rest çekti, gerçekleri ve yalanları dillendirdi. 

Hala 'Gölge CIA' denilen, CIA raportörü olan, İbrahim Kalın, eşek etinden sucuk satarken suç üstü olup da Tercüman gazetesine manşet haber olduğu iddia edilen sözde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın baş danışmanı olarak olduğu yerde duruyor. 80 milyonun önünde, çalınmış bir referanduma dair, kendisinin de inanmadığı iddiaları, 80 milyon inansın diye konuşuyor, yazıyor. Bunları bu kadro, kim için, ne için yapıyor?

Başta Erdoğan olmak üzere, AKPKK'nin üst kadrosunun, vatana ihanetlere kadar varan suçlarının hepsinin somut ispatları elde mevcut. 'Bulamadık' diyenler varsa, bizde hali hazırda mevcut hepsi... Böyle bir durumda bazı sözde hakimler, savcılar hala bunlara müdahale etmek yerine, Akademi'nin web sitelerine müdahale etmeyi uygun görebiliyor.

Alayına rest çekiyoruz. Bu hukuksuzları ve hukuksuzlukları tanımıyoruz. Biz devletimizin otoritesine, yargının otoritesine saygılıyız. Bu suç batağındaki kadronun keyfine ve gerçekleri gizlemek için yargıyı kontrol altına almalarına saygı duymuyoruz ve sessiz de kalmıyoruz. 

Biz suç işlemiyoruz. Vatan müdafaa ediyoruz. Biz ne iddia ediyorsak, ispat da edebiliyoruz. Geçen sefer yazmıştık "Bir terbiyesizlik ve hukuksuzluk ve keyfilik daha yaparsanız, bunu yanınıza bırakmaz, hukuki sınırlar dahilinde hesabını en sert şekilde sorarız" diye... Şimdi ellerinden geleni artlarına koymasınlar. 

Biz bu kadar suça, bu kadar ispata rağmen ve devlet ve millet toptan ateşe atılıyorken, susmayız. On milyonlarca kişiyiz ve hesap sormaya devam edeceğiz. Bu vesile ile, söz verdiğimiz gibi Aladağ yangınından sonra sergilenen insanlık dışı pusuların, adiliklerin, planların intikamını da işte böyle hukuki sınırlar dahilinde alıyoruz. Basın ve medya personelini de ikaz etmiştik. Onları da son kez ikaz ediyoruz. Hepsini isim isim, cisim cisim biliyoruz. Kimin neye hizmet ettiğini, kimin ne haltlar çevirdiğini biliyoruz. 

Bu kadar suçlarını ispat ettiğimiz ve "Arkamızda Reis var. AK parti var" diye diye her haltı eden pislikler sürüsüne dokunmayıp, AKPKK suç, terör ve ihanet örgütünün emrine gönül rızası ya da tehdit ve şantajla giren savcı ve hakimleri de uyarıyoruz: 

Yanlış yapıyorsunuz. Yol yakınken dönün çünkü çok yakında bu kadro yargılanırken, arada siz de mutlaka yargılanırsınız.

Bir değişik Tayyip Erdoğan hikayesi | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, deniz baykal, recep tayyip erdoğan, bülent arınç, içimizdeki israil, cia, mossad, kürt yahudileri, beyaz saray, cüneyt zapsu, A101, BİM, chp,

➥ Sabetaycı gizli Yahudi Deniz Baykal Boşbakan yaptı.

Bu sırada Sabetaycı Yahudi olup Deniz Baykal'ın yakın akrabası olan Bülent Arınç da yanındaydı...

➥ Gizli Ermeni Devlet Bahçeli de bu süreçte elinden geleni yaptı. Sonra, o kadar şaibeli kararları üst üste alıp tepkileri üzerine çeke çeke onu iktidara getirdiği yetmezmiş gibi, hep tek başına iktidarda kalması için ne gerekiyorsa yaptı. 

➥ Gizli Ermeni olup aynı gizli teşkilat tarafından CHP'nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu da üzerine düşeni hep yaptı. Şu referandum skandalının ardından, CHP tabanı Kılıçdaroğlu'nu göndermeye çalışıyor ama parti onun benzerleri ile dolu ve taban neler döndüğünü hala bilmiyor. Demokratik cumhuriyetle yönetilen bir ülkede yaşadıklarına inandırılmışlar, öyle döndürülüp duruyorlar. 

➥ CIA raportörü olup "gölge CIA" denilen İbrahim Kalın, onu hiç yalnız bırakmadı. 

➥ 'CIA casusu' olduğu ve en baştan Tayyip'in yanına verildiği iddia edilen Ömer Çelik'in, bu kadar vasıfsız ve silik haline rağmen, hala acayip bir konumu var ve bu kısmı hala hiç kimse anlamadı. 

➥ Kürt Yahudisi olup Musevi Kutsal bursu ile okutulan, Beyaz Saray'a yeminli tercümanlık yapan, Amerika'da barlarda güzellik yarışmaları da tertip eden Egemen Bağış'ın da hakkını yememek lazım. En baştan beri yanında olanlardandı. Daha doğru ifade ile, en baştan beri yanına konulanlardandı. 

➥ Bir yanı Kürt Yahudisi, bir yanı Sabetaycı Yahudi olan, bir zaman BİM'in ortaklarından olup sonra A101'i kuran, 'gölge başbakan' ve 'CIA casusu' denilen, belediye başkanlığı zamanlarından bu güne Tayyip'i Tayyip yapan adam olan ve başbakanlığa getirirken de ABD konsolosluğunda Tayyip'i kamera kaydına alıp "Şunları şunları yapacağına söz ver" dediği iddiaları basında sıklıkla yer bulan, bu şart koştukları arasında 'Anayasa değişimi' yani "başkanlık" da bulunduğu iddia edilen Cüneyt Zapsu'nun payı ise, diğerlerini katlar. 

Daha böyle çok isim ve hadise var, bir girsek, henüz özetlemişken akşam olur, karanlık basar. 

Böyle bir geçmişe, bunca somut delilli suça ve şimdi de çalınan bir referanduma rağmen ona hiç sorun çıkarmayan İçimizdeki İsrail'in,İçimizdeki Ermenistan'ın, Masonların payını da küçük görmemek lazım. 

Sahte diplomalı sözde Cumhurbaşkanından sonra, işte böyle böyle, bir de sözde başkanları oluyor ve sanki "onların" değil de bu milletin başkanı oluyor. Bu sözde başkanın, hala seçim sonuçları netleşmediği halde, HAYIR'ın önde olduğuna konunun bütün uzmanları ve hukukçular kani olduğu halde, başkanlık havasına, zafer havasına girmiş olması bir yana, bu hava ile şu iki gündür yaptığı konuşmalar, bizi nerelere sevk edeceklerini açıkça gösteriyor. 

An itibari ile Türkiye'nin başında nerede ise hiç Türk ve Müslüman YOK! | Mehmet Fahri Sertkaya

sabahattin zaim, nevzat yalçıntaş, abdullah gül, sabetaycılar, gizli yahudiler, masonlar, akp'nin gerçek yüzü, ito, adnan oktar, numan kurtulmuş, gizli ermeniler, akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya,

AKPKK'nin asıl kurucularından, gizli Ermeni ve Hristiyan olduğu da iddia edilen ve batılı Siyonist, Hristiyan siyasetçilerle olağan dışı bağlantıları da olan Abdullah Gül'ün...

Müteveffa hocası Nevzat Yalçıntaş, Sabetaycı gizli Yahudi idi.

Etrafı çoğunlukla Sabetaycı Yahudilerden oluşan, kendisi de gizli Yahudi olduğu halde uzun süre inkar eden ama ısrarlı mücadelemizden sonra bütün inkarlarını, sözlerini, açıklamalarını ve açtığı davaları yutup, gizli Yahudi olduğunu itirafa mecbur kalan Adnan Oktar'ı, gece yarısı sürpriz şekilde İsrail'den ziyarete gelen ve sabaha doğru geri dönen hahamlar ve İsrailli bakanlar, bir de Nevzat Yalçıntaş'ı ziyaret ederlerdi.

Nevzat'ın oğlu, İTO eski başkanı ve bir rüşvet skandalı ile ismi yıllarca anılan Murat ile, Sabetaycı Numan Kurtulmuş'un çok sıkı fıkı olması da tesadüf değildir.

Dün AKPKK'ye "karun" ve "firavun" göndermesi yapan Numan Kurtulmuş'un, bu gün AKPKK'den bakan olması da, en sivri Siyonistlerden daha Siyonistçe kararlar alması, açıklamalar yapması ve devletimizi ve milletimizi pervasızca ateşe atmaya kalkması da tesadüf değildir. Youtube videolarında bile kendisinden "Tükürdüğünü yalayan adam" olarak bahsedilen Numan Kurtulmuş'u, işlediği onca vahim suça rağmen hala itibarlı gösterenlerin bu gayreti, gazetecilik değildir. Her şey organize bir şebekenin, organize bir faaliyetidir.

Türk basın ve medyasında gizli Yahudiler, gizli Ermeniler ve Masonlar hakimdir. AKPKK geldikten sonra bunların bu gizli teşkilatların HİÇBİR SIKINTI çekmemiştir. Çünkü AKPKK de onların projesidir.

An itibari ile Türkiye'nin başında nerede ise hiç Türk ve Müslüman YOKTUR.

Abdullah Gül'ün bir diğer hocası Sabahattin Zaim'i ve çevresinin de gizli Yahudiler olduklarını daha önceki paylaşımlarda izah etmiştik. Aratıp bulabilirsiniz.

6 Nisan 2017 Perşembe

AK parti Suriye gerçeklerini neden gizliyor? Netanyahu'nun göz yaşları ile güçlendirilmiş bir ''Suriye'de kimyasal silah kullanıldı'' tiyatrosu Siyonizmin kontrolündeki Türkiye basın ve medyasının gizlediği gerçekler | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), el nusra, yandaş medya, netenyahu, siyonizm, cia, mossad, kimyasal silahlar, velid muallim, idlib, muhalifler, akp'nin gerçek yüzü,

Suriye'den 'kimyasal silah' açıklaması

Kardeş Suriye devletinin Dışişleri Bakanı Muallim, İdlib üzerinden Suriye yönetimine karşı düzenlenen algı operasyonuna tepki gösterdi, bu girişimleri kınadıklarını açıkladı.

Başkent Şam'da basın toplantısı yapan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Siyonizmin kontrolündeki Batı medyasının ve sözde cihatçı, özde CIA ve MOSSAD'ın kiralık katillerinin gündeme getirdiği İdlib'de kimyasal silah kullanıldığı iddialarını kınadıklarını açıkladı. 

"Ordumuzun hiçbir zaman kimyasal silah kullanmadığı ve hiçbir zaman da kullanmayacağını vurgulamak isterim. Sadece halka karşı değil, teröristlere karşı da kimyasal silah kullanmadık, kullanmayacağız" diyen Muallim, "Siyasal bir çözümde ısrara devam edeceğiz. Ancak görülüyor ki, teröristler yaşadıkları askeri ve siyasi başarısızlıklar yüzünden bu çözümü hedefe alacaklar" dedi ve ekledi "Buyursunlar".

KİMYASAL SİLAHLAR NEREDEN GETİRİLDİ?

Öte yandan Muallim, Irak ve Türkiye'den Suriye'ye kimyasal silah getirildiğini ve Şam'ın bu konuda ilgili kurumlara gerekli bilgilendirmeyi yaptığını ifade etti.

Tamamen CIA ve MOSSAD ortak üretimi olan Büyük İsrail Devleti'ni tesis etme oyunları içinde kullanılan el Nusra Cephesi'ni ve diğer cihatçı grupları yerleşim bölgelerinde kimyasal silah depolamakla suçlayan Muallim:

➥ "Durumdan kar sağlayan sadece İsrail. Netenyahu'nun kimyasal silah iddialarına neredeyse ağlayarak değinmesi manidardır" diye konuştu.

Saldırılara karşı Rusya'nın Suriye'ye desteğinin samimi olduğunu söyleyen Muallim, Birleşmiş Milletler'in soruşturmasına izin verip vermeyecekleri sorusuna yanıt verdi ve "Bu tür organizasyonlarla daha önce kötü deneyimlerimiz oldu" dedi.

El Nusra'ya bağlı sözde cihatçı grupların elinde olan bölgeyi bir haftadır Rus hava kuvvetlerinin vurduğu, Kimyasal silah iddilarının ise kapsamlı bir İdlib operasyonunun önüne geçmek için kullanıldığını Amerika, İsrail ve BM dahil herkes biliyor.




İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı'ndan ilginç 'İdlib'de kimyasal saldırı' paylaşımı

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely, İdlib'de gerçekleştirildiği öne sürülen ''kimyasal saldırı'' ile ilgili ilginç bir paylaşım yaparak İsrail Dışişleri Bakanlığı'nı kutladı. İdlib'de ''kimyasal saldırı'' iddiası sonrası Twitter hesabı üzerinden paylaşım yapan İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely, İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın tutumunu kutladı.

Hotovely paylaşımında:

➥ ''Kadehimizi Dışişleri Bakanlığı için kaldırıyoruz. İsrail, Suriye rejiminin zulmü karşısında diplomatik arenada ahlaki sorumluluğuyla hareket etti'' dedi.

Büyük İsrail projesini, içlerine sızdıkları onlarca batılı ülkeyi kullanarak, hatta ülkemizdeki AKPKK'lileri de kullanarak gerçekleştirmek isteyen Siyonist ve sembolik devlet İsrail, kimyasal saldırı iddiasının ardından Suriye'ye müdahale çağrısı yapmıştı.

Suriye yönetiminden memnun olmayan İsrail, muhalifler ve mücahidler denilen canavarlar, yüzde sekseni Sünni Müslüman olan Suriye ordusu karşısında zor duruma düştükçe, ülkede hava saldırıları da gerçekleştiriyordu. Bu hava saldırılarına karşılık verilmesi üzerine Suriye ile İsrail arasında sık sık gerilim yaşanmıştı.

Aynı oyunlar Siyonistler ve içlerine sızıp kontrolü altına aldıkları batılı ülkeler tarafından, 2013 yılında da oynanmıştı.

Aşağıdaki iki video, 2013 yılına ait ve neler döndüğünü dürüstçe anlamak isteyen her görüşten insana çok şeyler ispat ediyor.




Birleşmiş Milletler açıkladı: Kimyasal silahı Esed değil, muhalifler kullandı (2013 yılına ait videoyu izleyin!)

     



      

Akademi Dergisi

 DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız  ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir. 

5 Nisan 2017 Çarşamba

Karay Yahudisi Berksan'lara ait olan Ülker'in tartışmalı 1 Nisan reklamını aslında kim hazırladı? | Bobiler.org internet sitesi, paylaşımları neden kaldırdı? | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

 1 nisan, akademi dergisi, akp'nin gerçek yüzü, berksanlar, bobiler.org, içimizdeki israil, Karay Yahudileri, kırım türkleri, kırım yahudileri, Mehmet Fahri Sertkaya, sabri ülker, şahenkler, ülker, kırım türkleri, hazar türkleri


SAĞLAM TEMİZLİK YAPMIŞLAR

Bu sayfaların içeriği artık yok, kaldırmışlar.

Arama motoruna "www.bobiler.org ülker 1 nisan şakası" yazıp aratın.

Sıralanan ilk iki sayfayı önce normal olarak açın, sonra önbellekten, yedeğe alınmışını açın. Farkı görün...

İçerikler kaldırılmış çünkü Karay Yahudilerine ait olan Ülker'in tartışmalı 1 Nisan reklam klibi bu bobiler.org üzerinden temin edildi. Burada bir yarışma düzenlendi, birinci olanın reklamı kullanılacak ve ödül verilecekti.

Şimdi hemen öyle FETÖ palavralarını bir yana bırakın, sakin olun ve bobiler.org'un sahiplerini/sorumlularını bulup sorun: Ne haltlar karıştırdınız? Neler döndü, dönüyor? Hangi aşamada sorun var? İş sizden çıktıktan sonra mı sorun oldu? Hangi kullanıcının reklamı/tasarımı/fikri birinci oldu? İçerikleri neden kaldırdınız?

Bir de kendinize şunu sorun:

HAYIR oylarının yüzde 58'in altında olmadığını, itibar sahibi çok sayıda siyasetçi bile açıklamış iken, AKPKK için ve AKPKK'yi kurup kullanan İçimizdeki İsrail için, Zapsular için, Ülkerler için, Şahenkler için, Masonlar için, Sabetaycı Yahudiler için, Karay Yahudiler için, Büyük İsrail'ciler için, BOP'çular için tehlike çanları çalarken, Karay Yahudilerinin markası Ülker'in bu taktiği ile EVET oyları yüzde kaç artmıştır?




 DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız  ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir. 

4 Nisan 2017 Salı

Ak Parti'lileri ipe götürecek yazıyı, Siyonizmin ve CIA'nın Facebook'u sansürlüyor. Türkiye'de aslında neler dönüyor? | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, akp'nin gerçek yüzü, akp'nin ihanetleri, suriye sorunu, cia, mossad, içimizdeki israil, ihanet, gerçek yüzü, içimizdeki ermenistan, başkanlık, BOP, halep, armagedon, ortadoğu, vehhabiler, selefiler, ışid, başkanlık, evet, hayır, referandum, oy, seçim, sünni müslümanlar,sansür, siyonizm, recep tayyip erdoğan

Facebook'un skandal tavırları, Türk ve İslam düşmanlığı hız kesmeden devam ediyor. 

Gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu dünyaca saygın Chip Dergisi tarafından somut olarak ispat edilen, casusluk yaptığı, kamu oyu yönlendirmeleri yaptığı, Amerika ve İsrail menfaati gereği sansür yaptığı, halklara her fenalığı ve hukuksuzluğu yaptığı bilinen, ispat edilen ve dünyanın pek çok büyük ülkesinde yasaklanan, şu sıralar pek çok ülkede de yasaklanmak üzere olan Facebook, Türkiye'de AKPKK sayesinde hala haddini aşmaya devam ediyor. 

Facebook yine keyfi olarak sansür yaptı. Yine BOP'u, Büyük İsrail ProjesiniSuriye meselesinin gerçek yüzünü, bunların AKPKK ile bağlantısını, vatana ihanet suçlarını, millet ve devlet olarak nasıl feci felaketlere sürüklendiğimizi gözler önüne seren bir Mehmet Fahri Sertkaya yazısını sansürledi. 

Bu öyle bir yazı ki, Mehmet Fahri Sertkaya bunun benzeri yazıları sekiz senedir sürekli olarak yazdı, yanına yüksek sayıda somut ispatlar getirdi, ne AKPKK, ne Recep Tayyip Erdoğan, ne Cüneyt Zapsu, ne Şahenkler, ne İbrahim Kalın, ne Ülkerler, ne de ismini andığı diğer gizli Yahudi ve CIA-MOSSAD bağlantılı şahıslar, kurumlar, kuruluşlar şikayetçi bile olamadılar. Davacı olamadılar.

Öyle ise adı açıkça verilen şahısların, kurumların, özel kuruluşların şikayetçi bile olamadığı, kendini bile savunamadığı ve hukuk sistemlerinin bile müdahil olamadığı, suç diyemediği gerçekleri dillendirmek için Siyonizmin Facebook'unu razı etmek, ondan izin almak zorunda mıdır Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları? 

Bu Facebook kimdir? Basın savcısı mıdır, ceza mahkemesi midir, Anayasa mahkemesi midir, Yargıtay mıdır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi midir? Facebook'a böyle keyfi davranma, işine gelmeyen, Amerika ve İsrail menfaatlerine darbe vuran paylaşımları "Kullanım koşulları" bahanesi ile ve çok mühimdir ki kullanım koşullarının hangi maddesini ihlal ettiğin bile yazmadan, itiraz hakkı bile vermeden kaldırma hakkını kim, kimler vermektedir? Türkiye'de bu kadar yetkili adli makam neden on milyonlarca T.C. vatandaşın maruz kaldığı bu Siyonist zorbalığa, hukuksuzluğa, sansüre ve vatana ihanet suçu kapsamında derhal yargılanması gereken kişilerin böyle hukuksuzca koruma altına alınmasına müdahale etmez ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmez?

İşte Facebook'un kaldırdığı ve aşağıya alıntılayacağımız Mehmet Fahri Sertkaya yazısını okuyunca bunlara zihninizden cevaplar bulacaksınız:

İŞTE FACEBOOK'UN SANSÜRLEDİĞİ MEHMET FAHRİ SERTKAYA YAZISI

Bunun hesabını vereceksiniz! Hepiniz yargılanacaksınız! Büyük İsrail devleti kuracaksınız diye, çoktan batmış Batı/Avrupa devletlerini kurtarmak için Ortadoğuyu yeniden sömürmelerine zemin sağlayacaksınız diye, Armagedon'a hizmet edeceksiniz diye, harp kaçkını onursuz milyonlarca Suriyeliye, milletin kendisi aç ve açıkta iken baktırdınız. Suriye'de mantar tabancaları bile patlamıyorken sınır illerimize konteyner kentler kurmaya başladınız. Amerikalı Siyonist senatörler gelip yerinde teftiş etti, Papua Yeni Gine bile buna izin vermez, diplomatik kriz çıkarırdı, siz memleketi milleti, devleti, en baştan SATTINIZ. 



Siyonizme, Yahudilere, CIA'ya, MOSSAD'a, BOP'a, Büyük İsrail Projesine, İçimizdeki İsrail'e, İçimizdeki Ermenistan'a sattınız. Bu milletin, bu devletin düşmanlarına sattınız. Dağlar kadar borca batırdınız bu projeler gereği bu milleti ve devleti... Bu arada İsviçre'deki gizli hesaplarınıza da yüz milyar dolarla haram para stokladınız. Bu onursuz harp kaçkınlarına bedava ev, karşılıksız maaş, elektrik, su, doğalgaz ve hizmet verdiniz, çocuklarını sınavsız üniversitelere aldınız ve bu milletin evladına ise acımadınız, iki ay faturasını ödeyemeyenin elektriğini, suyunu, gazını kestiniz, yetmedi dava açıp haciz gönderdiniz. Gâvur askeri yerine koydunuz, acımadınız. Kendinizden saymadınız. Hasım bildiniz. Kandırdıkça kandırdınız. Bu millete faturaları bile 3-5 katı gönderdiniz/gönderiyorsunuz bu ihanet projelerine hizmet etmek için... Batırdınız, bitirdiniz milleti de devleti de... 



Halep bile yüzde sekseni Sünni Müslüman olan Suriye devleti ordusunun eline geçti, bütün yalanlarınız, iftiralarınız, ihanetleriniz gün gibi, güneş gibi meydana çıkacak ve haftalarca, aylarca tartışılacaktı, siz günlerce her yeri patlattınız, tek patlamada yüzlerce polisimize kıydınız, tek patlamada onlarca askerimizi parça parça ettiniz ve gündemi kontrol ettiniz. Üstüne dalga geçer gibi, bu acılar üzerinden başkanlık propagandası yaptınız. Üstüne bu millet ile dalga geçer gibi, Halep'te sanki katliam varmış gibi, sanki Halep halkı orduyu sevinç göz yaşları ile karşılamamış gibi, bu milleti bir daha aldatıp, emir eri yaptığınız yüz bin küsur kişilik maaşlı namaz kıldırma memurlarını da kullanarak, bu milletten devasa miktarda yardımlar topladınız. Hala bu paraların nereye nasıl gönderildiğini izah da edemediniz. Şimdi Halep bile rejimin eline geçmişken, nüfusunun yüzde 90'ı Sünni Müslüman olan Halep'te, devletin ordusu sözde mücahid gösterdiğiniz, özde itikadı ve niyeti bozuk vehhabi/selefi kiralık teröristlerinizi temizledi diye, halk şükür secdelerine kapanmışken, siz bu fırsattan istifade ülkemizdeki bu bedavacıları göndermek yerine bir de millete rağmen, milletin iradesine rağmen, milletin nerede ise tamamı "Yeter. Artık ülkelerine gitsinler. Suriyeli istemiyoruz. Bu haksızlıklar içimizi acıtıyor" dediği halde, hukuka, adalete rağmen taktik taktik sınırlarımız içinde tutuyorsunuz ve yine milletle dalga geçer gibi bir de vatandaşlığa alıyorsunuz. 



Bunu sadece kendinize yeni seçmenler üretmek için değil, BOP bitmesin diye, Büyük İsrail Projesi tarihin karanlık sayfalarındaki yerini almasın diye yapıyorsunuz. Bunu bu milletin menfaati için yapmıyorsunuz. Bütün bunlara da mazeretler üretiyorsunuz, "Suriyeliler arasında üstün vasıflı ve eğitimli, devletimize katkı sağlayacak kişiler var" diyorsunuz ama nerede vasıfsızı varsa onları alıyorsunuz. Bu kadar senedir, Suriyeli doktorlar, akademisyenler, mühendisler, araştırmacılar, sanatçılar verdiğiniz karşılıksız maaşa, eve/barınağa, elektriğe, gaza, gıda yardımına, indirim kartına rıza gösterip yaşıyor, birini bile kıymetlendirmediniz, "Sen gel hem aldığın maaşı hak et, hatta daha fazlasını kazan. Onurlu yaşa. Hem de mesleğini icra et, hem de sana kucak açan bu kardeş millete vefanı göster" demediniz. Bu millete yalan söylemekten, bu devlete ihanet etmekten bir an olsun geri durmuyorsunuz. Bütün yalanlarınız, bütün suçlarınız, petrol kaçakçılığınız, organ kaçakçılığınız, fuhuş için genç kız ve kadın kaçakçılığınız, uyuşturucu ve özellikle bonzai kaçakçılığınız, silah kaçakçılığınız, Suriye hakkında abartısız binlerce kere yalan resmi açıklamalar yaptığınız, kimyasal gazlarla sözde muhaliflerle birlikte toplu katliam yapıp Esed'in ve ordunun üzerine attığınız, bu pislik kiralık teröristleri sınırlarımız içinde besleyip eğittiğiniz, Afyon'daki cephanelikten akşam üstü karanlıkta, tecrübesiz erler ile IŞİD'e silah ve mühimmat kaçırırken patlamaya sebep olduğunuz ve daha saymakla bitmez suçunuz, ihanetiniz, hepsi ama hepsi somut deliller ile ispatlı... 

Oraya buraya erişim engeli koydurarak da bu suçlar kapsamında yargılanmaktan kurtulamazsınız, Seçsis sistemi ile oynayarak HAYIR oylarını EVET'e dönüştürerek ve bu şekilde başkanlık getirerek de kurtulamazsınız. Başkanlık değil, krallık bile getirseniz, mevcut savcıların ve hakimlerin tamamını tehdit etseniz, şantaj yapsanız, yine de adalet her şeyin üzerindedir ve oradan bile adalet sistemi ile indirilip yargılanacaksınız. Çoluğunuz çocuğunuz, eşiniz dostunuz, akrabanız dahil, kimleri suçlarınıza ortak ettiyseniz onlar da yargılanacaklar. Vallahi yargılanacaksınız. Billahi yargılanacaksınız. Tallahi yargılanacaksınız. Ortaya şerefimi koyuyorum ki yargılanacaksınız. Aha işte meydan, yaşayacağız ve göreceğiz. YETTİNİZ ARTIK!





AK partiyi Siyonistlerin, Sabetayistlerin, gizli Yahudilerin, gizli Ermenilerin, Masonların ve görev başındaki Amerikan devlet yetkilileri ile CIA ve MOSSAD casuslarının kurduğunu ispat eden, abartısız yüzlerce farklı somut delil var ve Mehmet Fahri Sertkaya sekiz senedir bunları ayrı ayrı yayınlarla paylaştı. Onlardan birkaçına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.



abdullatif şener, akp'nin gerçek yüzü, büyük israil projesi, içimizdeki israil, kripto Ermeniler, kripto yahudiler, mossad, recep tayyip erdoğan, siyonizm



büyük israil projesi, büyük ortadoğu projesi, gerçek, gerçekleri, kuzey afrika birliği, masonluk, medeniyetler ittifakı, mehmet şevket eygi, recep tayyip erdoğan


"Tayyip'i kullanın. Deliğe süpürmeyin. Amerika'da ve Avrupa'da ondan yararlanın." Cüneyd Zapsu

ak parti genel başkanı, başbakan, CIA, MOSSAD, kürt yahudileri, cüneyd zapsu, gerçek, gerçekleri, kimdir, recep tayyip erdoğan, sabetayistler, mehmet fahri sertkaya,
 DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız  ama büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir. 

2 Nisan 2017 Pazar

Kimse bir şey anlamadı | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, caner taslaman, emre dorman, twitter, ünlü sabetaycılar, gülgün feyman, perran kutman, gerçek yüzü, gizli yahudiler,

Caner Taslaman, Emre Dorman'ın twetini retiwetledi, hemen ardından Ayşe Arman Dormen yorum yaptı.

Bunu gören Gülgün Feyman da tartışmaya katıldı.

Beklenmedik şekilde Perran Kutman da katılıp;

➥ "Bu iş gazeteci, profesör işi değil. Sanatçı bilir bunu!" deyince tansiyon iyice yükseldi.

Hepsi aynı anda yazmaya başladılar. Tam da bu anda takma isim kullanan bir hesap da tartışmaya katıldı. Ayşe Arman Dormen,

➥ ''Sen Amiral Sait Halman'ın torunusun, seni biliyorum. Ortamı germe!''

yazınca kısa süre sessizlik oldu.

Sonra sessizliği Işık Üniversitesi rektörlerinden Binboğa Sıddık Yarman bozdu ve;

➥ "Yahu siz ne yaptığınızın farkında mısınız?" diye yazdı. 

Ona cevabı, başka bir takma isimli hesap verdi ve;

➥ "Hocam oldu mu şimdi? Siz müdahale etmeseydiniz sorun yoktu." diye yazdı.

Hemen Ayşe Arman Dormen;

➥ "Seni de biliyorum. Sen Hulusi Kentmen'in torunusun. Asıl siz yanlış yapıyorsunuz." dedi.

Caner Taslaman'ın takipçisi olduğu görülen Ahmet Şahin isimli bir vatandaş;

➥ "Yahu ben Caner hocayı severim, televizyonlarda gördüm tanıdım ve takibe başladım ama şimdi burada kendimi yabancı ülke vatandaşı gibi zan ettim. Siz necisiniz, neyi tartışıyorsunuz, ben hiçbir şey anlamadım?" diye sorunca yine bir derin sessizlik oluştu.

Sessizliği İ. Bezmen isimli profil bozdu ve;

➥ "Beğendiniz mi yaptığınızı?" şeklinde sordu. 

Hemen ardından yeni katılan biri;

➥ "Ben Talat Halman'ın torunuyum. Hepinizi kınıyorum. Bu yaptığınız çok yanlış!" diye yazdı. 

Hemen ardından başka biri;

➥ "Ne var ben de Koçman'ların torunuyum. Size ne kimin ne yazdığından? Burada tek hata Binboğa Sıddık Yarman tarafından yapıldı." 

deyince, daha neler yaşanacak, burada neler dönüyor diye merakla takip eden onbinlerce takipçi şaştı kaldı. Çünkü Caner Taslaman ve Emre Dorman twetlerini sildi.

(Gerçekte yaşanmamıştır. Anlamak isteyene bazı hususları anlatmak için kurgulanmıştır.) 

DİKKAT! Bizi, Facebook ve benzeri sansürcü Amerikan/Siyonist sosyal ağlarından sağlıklı şekilde takip etmeniz mümkün değil. Telegram yazılımı kurarak, oradaki Akademi Dergisi grubumuza takipçi olmanız, en doğru davranış olur. Telegram Akademi kanalının adresi: www.t.me/AkademiDergisi

Bu güne değin en çok tıklanılanlar