17 Ağustos 2017 Perşembe

Metin, nedir senin niyetin? | Aladağ yangınına benzin dökenler hep gizli Ermeniler, gizli Yahudiler ve Masonlar mı? | Süleymancı Mehmet Fahri Sertkaya yazdı...

akademi dergisi, içimizdeki ermenistan, içimizdeki israil, Mehmet Fahri Sertkaya, metin feyzioğlu, sabetaycılar, Satanistler, süleymancılar, süleymanlılar, tarikat, Türk Guguk Sistemi,

Yahu Metin, nedir senin niyetin?


Acayip bir şeyler yazmışsın, ünlü ve saygın bir hukukçu olarak biliniyorsun, bir nasıl tanındığına/bilindiğine bakıyorum, basında/medyada bu millete nasıl tanıtıldığına bakıyorum, ne konuma konduğuna bakıyorum, bir de şu yazdıklarına bakıyorum ve ben bu işin içinden çıkamıyorum...


Metin Feyzioğlu'nun, İslam düşmanı Oda TV'deki
skandal yazısı
 1-  O cümle öyle kurulmaz. Medeni hiçbir insan hadiseyi böyle aktarmaz. Devlet, durduk yerde yurdunu kapatmadı, çocukları tarikat yurduna göndermedi. Devletin yurdu eskiydi, aynı zamanda bakımsızdı, mecburen yıktı, yenisini yapmaya kalktı ama imkan bulamadı. İstediği hızda yapamadı. 'Tarikat' diyerek aşağılamaya ve terör örgütü gibi göstermeye çabaladığın "tertemiz" insanlar, bu devletin asli unsuru olan ve ezici çoğunluğu oluşturan insanlar, seve seve bu çocuklara, kendi vatandaşlarına sahip çıktılar, tahsil imkanı sağladılar ve para bile almadılar. Üstüne para bile verdiler. 



Medeni/çağdaş her devlet böyle vatandaşları olsun ister. Tarikatçı diyerek dışladığın ve çok suçlu, çok tehlikeli insanlar gibi göstermek istediğin, hatta karaladığın Süleymancılara; bu davranışları, insanlığa böyle büyük hizmetleri, şu karanlık dönemde hayal gibi şeyleri başarabildikleri için çok sayıda Avrupa ve Asya ülkesi, devlet gücünü kullandırıyor. Neler neler sağlıyorlar. Devlet yurtlarını gönül rahatlığıyla Süleymancılara devir edip işin içinden çıkıyorlar. ''Biz devlet gücü ile hakkından gelemiyoruz, siz başarabiliyorsunuz'' diyorlar. ''Siz sadece Müslümanların değil, bütün insanların, bütün insanlığın iyiliğini istiyorsunuz. Takdiri ve desteği hak ediyorsunuz" diyorlar. Yetmiyor da yanında devlete ait arabalar, servis araçları veriyorlar. Hafif cezalar alanları, sivil toplum örgütü kabul ettikleri bu yurtlarda atlı ay ya da bir sene gönüllü çalıştırıp, Süleymancıların yüklerini hafifletiyorlar. Büyük miktarda para desteği de veriyorlar. Bazı ülkeler, bu teklifi kabul eden Hristiyan vatandaşlarına ''Tamam, Süleymancıların yurdunda şu kadar süreliğine gönüllü olarak çalış, seni askerlik yapmış sayacağız" diyorlar. Devletin resmi toplantılarında Süleymancıları şeref konuğu olarak ağırlıyorlar. Böyle bir nimet bulmuşlar, arada din ve kültür farkı bile olsa kıymetini bilmek için çırpınıyorlar. Asla düşmanlık yapmıyorlar. Çok büyük saygı duyuyorlar.



Bizim devletimiz de böyle bir imkan bulmuş, bundan neden rahatsız olsun? Herkes senin gibi İslam karşıtı olmak zorunda mı? Senin gibiler istiyor diye rejim, İslam karşıtı mı olmalı, asli unsur olan Müslümanları ve inançlarını dışlayıp durmalı mı? Bu istediğin, Sabateycı gizli Yahudi Kamal Adıtürk adına Sabetaycı hainlerin ve paslaştıkları İngiliz derin devletinin kurduğu saçma sapan rejimin çakma guguk sisteminin haricinde, medeni/çağdaş, evrensel hukukun neresinde yazıyor? Ve sen neden Mason tarikatlarından, gizli Yahudi tarikatlarından, gizli Ermeni tarikatlarından, Sabetaycı tarikatlarından, misyoner tarikatlarından, Satanist tarikatlarından, Alevi tarikatlarından rahatsız olmuyorsun ya da bu derece rahatsız olmuyorsun? Neden tarikat denince aklına hemen İslam tarikatları geliyor ve okuyucunun aklına hemen sadece İslam tarikatlarının gelmesini istiyorsun? Yazının başlığına "Peşini bırakmayacağız" yazmışsın. Satanistler tarafından üst üste sadistçe katledilen çok sayıda masumun katillerinin peşine düştün mü, düştün de peşlerini bıraktın mı? Mesela sen Münevver Karabulut'un ailesine mi avukatlık yapmıştın yoksa Münevver'i Yahudi inançları gereği ayinle sadistçe katleden Cem Garipoğlu'nun babası gizli Yahudi Hayyam Garipoğlu'nun mu avukatlığını yapmıştın?


Sana, neden Hayyam Garipoğlu'nun avukatlığını yaptığını soranların sayısı çoğalınca, baskı altında kalmıştın da ''Ben Cem Garipoğlu'nun babasının avukatı oldum. Neden olduğumu ilk defa açıklayacağım. Toplum bir bütün olarak bir insanı linç etmeye karar vermişti. Kötüydü ve linç edilmeliydi. Olayın trajik olduğu konusunda hemfikiriz. O zaman bana dosyayı göstermediler. Bir baba oğluyla birlikte eline testere alıp bir kızı öldürmekle suçlanıyor. O babanın mantık çerçevesinde bu suçu işlemiş olduğuna inanmıyorum'' demiştin, hatırlıyor musun? O Cem Garipoğlu'nun da, Nida ve Hayyam Garipoğlu'nun ve etraflarındaki kişilerin de gizli Yahudiler olduklarını, aynı zamanda Mason olduklarını, neye nasıl inandıklarını, ne şartlarda ne yapabileceklerini ''en iyi bilenlerden biri" olduğun halde bunları söylemiştin ve "mantık çerçevisinde inanmıyorum" cümlesi ile geçiştirip kale alınır izahlar yapamamıştın. Bu husustaki şüphe çekici kararların/davranışların bir yana da, sence şimdi de toplum değil ama ne oldukları belli bazı sözde basın/yayın organları ve kripto çevreler Müslüman Süleymancılara, milletimize ve insanlığa hizmetlerine, müesseselerine karşı bir linç başlatmış durumda değil mi?



 2-  Orada ölenlerin nerede ise hiçbiri, cayır cayır yanarak can vermedi. Kısa sürede dumandan zehirlenerek vefat ettiler. Ve orada can verenler, sadece öğrenciler değildiler. Onları kendi evlatları gibi görüp, kendileri kurtuldukları halde yeniden ateşin içine giren görevli de, bir görevli hanımın küçük çocuğu da can verdiler .Sağ kurtulanlar için ''yanarak, zehirlenerek yaralandılar'' ifadesini kullanıyorsun, ölenlerin hepsini neden 'cayır cayır' yanmış gibi göstermek istiyorsun? Konuyla bu kadar yakından ilgilenen bir profil çiziyorsun da, bunları mı bilmiyorsun? 



Polis ve itfaiye raporu arasındaki çok sayıda tezatı mı bilmiyorsun, kimlerin ne maksatla yalan bilgiler yaydığını mı, Adana Belediye başkanı Hüseyin Sözlü'nün yargılanmamak için ne taklalar attığını mı, zaten adı mafyaya çıkmış bu şahsın hukuki olarak topun ucunda biri olduğunu mu, kameralar önünde nasıl çirkinleştiğini mi, öğrencilerin yangın çıkış kapısının dibine kadar gelip çıkamayıp yandıkları iddiasının gerçek olmadığını mı, polis raporunun ve olay yerini ilk gören şahitlerin bu iddiayı yalanladığını mı bilmiyorsun, bu şahsın kendini kurtarmak ve yargılanmamak için gerçek dışı cümleler kurduğunu mu, buna rağmen bile yargılanmakta olduğu başka bir davadan ilerleyen aylar içinde 5 yıl hapis cezası aldığını mı bilmiyorsun?



Sabetaycı gizli Yahudi Şahenk ailesine ait olan NTV'nin, haber sitesinde mevcut olan, sözüne güven olmaz bir kişilik olan Adana Büyük Şehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün 5 yıl hapis cezası aldığına dair haberin ekran görüntüsü



Kurtulanların hepsi de sanki çok perişan haldelermiş gibi ve bu tarikata/yurda/sorumlulara düşmanlarmış, şiddetli düşmanlık besliyorlarmış gibi bir intibayı neye dayanarak oluşturuyorsun? Bu algıyı oluşturuyorsun, bunu ispat edebiliyor musun? Canlı yayınlara çıkıp "Kızım yurttan çok memnundu. Çok seviyordu. Oradaki görevlileri de çok seviyordu. Biz de tanıştık yetkililerle, kendi evlatları gibi sahip çıkıyorlardı evlatlarımıza, biz onların kasten bir ihmal yaptıklarına ihtimal bile vermiyoruz' diyen ve kızını o yurttaki kazada kaybetmiş olan babaları nereye koyuyorsun? Söz konusu İslam olunca, hukukçu kimliğinden soyunup başka birine mi dönüşüyorsun? Bilmediğimiz başka bir vazifen, başka bir mesleğin ya da böyle davranmana sebep olacak başka bir gizli gerçeğin daha mı var?

Aladağ'da kızını kaybeden acılı baba: 'Kızım yurttan çok memnundu. Çok seviyordu. Oradaki görevlileri de çok seviyordu. Kendi kızları gibi sahip çıktılar kızıma. Kendileri de evlatlarını kaybettiler. Kasten bir ihmal yapmaları mümkün değil.'


 3-  Doğru söylemiyorsun. Aladağ hala yanmıyor. Kriptolar, Aladağ'ın hala yanmasını istiyor. Timsah göz yaşları döküyor. İlk anda, çocukların aileleri de şikayetçi olmadılar. İçimizdekiİsrail'in gazeteleri, bunun haberini şok geçirerek verdiler. ''Aladağ'da ailelerin hiçbiri davacı olmadı" başlıkları attılar. Sonra sen ve senin gibi olup niyetlerinin ne olduğu şüpheli olan kişiler/çevreler araya girdiniz, Hatta basın/medya personeli kimliğine sahip acayip kişiler araya girdiler, günlerce/haftalarca mekik dokudular ve ailelerin davacı olmasını ve de şikayetlerinden asla vazgeçmemelerini istediler. ''Aklınıza geleni söyleyin, her şeyden şikayet edin, elektrik çarpıyordu, sigorta atıyordu, bize namaz kıldırıyorlardı, bize Kur'an öğretiyorlardı, bize temizlik yaptırıyorlardı, bizi dövüyorlardı deyin, her şeyi deyin, korkmayın, biz arkanızdayız'' diyerek ikna etmek istedikleri çocukların ve annelerinin varlığını mı duymadın, bu çocukların ve annelerinin yurt yetkililerine bu yaşananı itiraf ettiklerini mi bilmiyorsun?


İçimizdeki İsrail'in kurumsal gazetelerinden biri olup da göstermelik/resmi sahibi gizli Yahudi Aydın Doğan olan Hürriyet'in ilgili haberi: ''12 öğrencinin öldüğü yangında kimse şikayetçi olmadı.'' | Aynı haber sıcağı sıcağına çok sayıda haber kuruluşunca yayınlandı ve sonra malum çevreler tarafından gözlerden kaçırıldı ve unutturuldu.



Aladağ için timsah gözyaşları dökenlerin arasında, bir Sabetaycı ve Mason ihaneti ürünü olan CHPKK'nin Sabetaycı gizli Yahudi vekilleri, Alevi mezhepçisi vekilleri, gizli Ermeni vekilleri, bazı baroların kripto yetkilileri de vardı. Biz bunları da isim isim deşifre ettik. Hepsinin ortak özelliği Türk ve Müslüman görünürken, azılı Türk ve Müslüman düşmanları olmalarıydı. Gerçek kökenlerini ve gerçek inançlarını gizleyen kişiler olmalarıydı. Sonra o sivri çıkışlarından da eser kalmadı. Senin bu dengelerden haberin yok mu gerçekten?



 4-  Devletin günümüzde bile hizmet götüremediği, yol yapamadığı, hastahane yapamadığı, yıktığı kendisine ait öğrenci yurdunu yeniden yapamadığı, Aladağ gibi aşırı soğuk olan bir yere... Kırk yıl önce, devletten beş kuruş almadan yurt yapıp, sıcacık olsun, beş kuruş ücret alınmayan öğrenciler en konforlu şekilde barınsın, dindar, ahlaklı, vatansever, insanlığa faydalı nesiller yetiştirilsin diye yurt yapan ve TAMAMEN İYİ NİYETLE, duvarlara vernikli ahşap lambri, yerlere de boydan boya halı döşeyenleri ve çatıyı da o soğuğu kırsın diye ahşap tercih edenleri mi "cani" göstermek çabasına girmelisin... Yoksa bunun mevzuatını açıkça belirlemeyen, önceden hesap edip tedbir almayan/aldırmayan devlet yetkililerini mi ve bunları kontrol etmeyen, işlerini yapmadıklarında yargılamayan hukuk adamlarını mı? Bu hukuk adamlarına yardımcı olmayan ve dava açmayan baroları mı, avukatları mı? 



Öğrencilerin aileleri için, kaza olana kadar yurt bulunmaz bir nimetti, çok memnunlardı, çocuklarını almayı akıllarından bile geçirmemişlerdi. Yangından sonraki ilk kararları da vefa üzere ve vicdani bir karardı. Sonra yurt öcü oldu, tarikatçıların yurdu oldu, personel kötü oldu, dernekçiler cani oldu birilerinin 'sihirli' elleri ve "dokunuşları'' sayesinde... Söylesene, bu yurt bu kadar kötüydü de, çocuklarını neden oradan almadılar? Bu yurt sonradan iddia ettikleri gibi bu kadar kötü durumdaydı da, neden şikayet etmediler? Bu durumda bu veliler de suçsuz mu?



Söylesene, neden siz de baro olarak bu kaza yaşanmadan önce üzerinize düşeni yapmadınız? Görevini yapmayan, mevzuatları sağlıklı şekilde belirlemeyen ve denetlemeyen devlet yetkililerinin peşine düşmediniz? Şimdi hangi yüzle "Yetkililer de cezalarını bulacak. Peşini bırakmayacağız" diyebiliyorsun? 

Hukukun temeli nedir, hukukçunun temel vazifesi nedir Metin? Suç işlenince suçluyu, suçsuzu ayırt etmek ve yargılayıp cezasını kesmek mi, suç işlenmeden önce gerekli tedbirlerin alındığından emin olmak, gerekli eğitimlerin verildiğinden emin olmak, gerekli denetimlerin yapıldığından emin olmak, suça mani olmak, suçun önünün alınması ve canların yanmaması için yapılması gereken her şeyi yapmak mı? Söylesene Metin, eğitmediğini sorumlu tutmak, hangi hukukta var ve devlet, 70 yaşında bir kenara çekilmektense, o yaşında bile, bu milletin çocukları tahsil imkanı bulsun diye, beş kuruş kârı olmadığı halde dernekçilik yapan ve senin gibilerin insafsızca aleme cani gibi göstermek istediği şahsa ne zaman destek olmuş, ne zaman neyin eğitimini vermiş, hangi eğitimi alıp almadığını denetlemiş de şimdi suçlu ilan edebiliyor? Ya da en azından sen, sen neden ve hangi hukuk kaidesine göre suçlu ilan edebiliyorsun? Ve söylesene Metin, sen kimden yanasın, adaletten yana mısın, Aladağ üzerinden İslam ve cemaat/tarikat düşmanlığı yapmayı meşru görebilecek kadar insanlıktan çıkmış olanlardan mı?

 5-  'Diyorlar ki; yangın elektrik kontağından çıktı. Biz yapmadık. Yangın bir sebeple çıkar.' şeklinde cümleler yazmışsın. 

Evet, her şeyin sebeplerle yaratıldığı bir alemdeyiz Metin. Bu yangının çıkış sebebi de, çıktığından sonra kısa sürede yayılmasının sebepleri kadar olsun mühim değil mi? Bu nasıl bir bakış açısı? Çıkış sebebi, yayılmasına sebep olduğu iddia edilen halı kadar, vernikli lambri kadar mühim değil mi? 

TEDAŞ+EnerjiSA ortaklığının, birkaç gün içinde Aladağ'ı yakıp geçen akıllı sayaçlarının hiç mi suçu yok Metin? Bu kurum/kuruluşların yetkililerinin, bunları denetlemeyenlerin, denetlemeyenleri denetlemeyen hukukçuların, teknik sorumluluların hiç mi suçu yok da adlarını bile anamıyorsun? Bu memleketin hukukçuları, gerçek hukukçular olacaklar da, vazifelerini yapacaklar da ayar bu kadar kaçabilecek, dernekçiler iddia ettiğiniz kadar gevşek olabilecek öyle mi Metin? Bu, mümkün mü Metin? Mümkün değilse, asıl suçlular kim, sen misin, senin gibi gugukçular mı Metin? Yoksa daha en baştan bütün bu acılar yaşansın diye, hep kaos hakim olsun diye olmadık bir guguk sistemi tesis eden Sabetaycı gizli Yahudiler mi Metin?

Bak Aladağ'dan sonra devlet halı, lambri, çatı, kapı, boya, elektrik tesisatı, kat yüksekliği, tercih edilecek ve edilmeyecek malzemeler ve saire dair yeni mevzuatlar belirledi. Hala binlerce devlet binasının, okulun, yurdun yangın merdiveni bile yoktu. Bir ay içinde her yere yangın merdiveni yapılması istendi, bu yeni mevzuatın bütün emirlerine uyulması istendi. Cemaat yurtlarından eksiği olanlar borç harç yaptı ama özel/ticari yurtlar ve devlet yurtları yine aciz kaldı. Nihayetinde devlet, bu düzenlemelerin yapılması gereken son süreyi ta 2019'a ertelemek zorunda kaldı. Sen bunlardan da mı habersizsin ki şu gün olmuş da hala böyle acayip yazılar yazıyorsun ve art niyetli duran davranışlar sergiliyorsun?


Bu mu hukuk adamlığın? Oraya kadar gittin de, Aladağ'da yeni takılan akıllı sayaçlardan dolayı art arda yanan, kül olan haneleri mi duymadın? Sonra haberleri hiç mi takip etmedin? Yurt yangınından sonra da yangınlar çıktığını mı duymadın? Yurt yanmadan bir gün önce, yurdun bulunduğu sokağın iki sokak arkasında, elektrik direklerinde şiddetli arklar çıktığı halde, halk paniklediği halde, şikayetler bildirdiği halde, cep telefonuna bu ark çıkışları kayıt ediliği halde, o ana kadar çok sayıda hane de zaten yanmış olduğu halde, hala krize müdahale etmeyen belediyenin, kaymakamın, EnerjiSA ve TEDAŞ'ın bu davranışını mı duymadın? Yahu hukuk adamlığını yediğimin Metin'i, 'Asıl suçlu benim. Ben yargılanmalıyım' diye göz yaşları ile gazetecilere itiraflarda bulunan Aladağ belediye başkanını mı duymadın? Lambrisinin verniğine, halısının bilmem neyine açık aradığın o fakr-u zaruret bölgesinde, Aladağ itfaiyesinin bir yangın merdiveni bile olmadığını mı duymadın? Aladağ belediye başkanının "Bunun böyle olacağı belliydi. Ben buraya bir tek itfaiye aracının ve şu kadarcık teçhizatın yetmeyeceğini defalarca Adana Büyük Şehir Belediye başkanına söyledim'' sözünü mü duymadın? Geçtik yanmaz elbiseyi, bir gaz maskelerinin, hatta eldivenlerinin, hatta temel seviyede bile eğitimlerinin olmadığını mı, 15 dakikadan fazla süre yangına müdahale bile edemediklerini ve sonra da ciddiye alınır bir müdahale yapamadıklarını mı duymadın? 




Yurt yangınına ilk koşan vatandaşlar dehşet gecesini anlattı

Adana'nın Aladağ ilçesindeki özel kız yurdunda çıkan yangına ilk müdahale eden vatandaşlardan Ahmet Uğur, soğutma çalışmaları için yangın merdivenini kullanarak binanın üçüncü katına çıktığını anlatırken, kattaki kapının kilitli olduğu, kolu olmadığı gibi iddiaları yalanladı. Uğur, çocukların cenazelerinin etüt yapılan odada olduğunu ileri sürdü. Öğrencileri kurtarmak isterken ayağını kıran Veysel Dede ise itfaiye ekiplerinin de ekipman ve eğitim yetersizliği nedeniyle yangına müdahale etmekte zorlandığını ve yaralı öğrencileri yanmaktan vatandaşların kurtardığını söyledi. 


O yurdun sayacının da yeni değiştirildiğini ve 'beton çatı yapmadılar' dediğin kişilerin, masraftan hiç kaçmadıklarını, ellerindeki bütün imkanı seferber ettiklerini, kocaman klimalarla ısıttıkları o yurtta, her zaman olduğu gibi klimaların hep birden açılması ile birlikte, akıllı sayaçtan sebep bütün pano içinde yangın çıktığını, üst katlara doğru yükseldiğini, diğer katların panolarının da aynı anda alev aldığını ve yangının bu kadar hızlı yayılmasının asıl sebebinin halı ve lambriler değil, bütün katlarda aynı anda yangın çıkması olduğunu mu duymadın?



'Herkes yargılansın' teması oluşturmuşsun gibi bir havaya da büründürmek istediğin, köşe yazısı desen, benzemeyen... Sosyal medya karalaması desen, benzemeyen... Üst seviye bir hukukçu yazısı desen, hiç benzemeyen bu acayip, düzensiz cümle ve kelime yığınlarının arasında, neden bütün bu skandallardan birine bile temas etmeyip, sadece verniği, çatıyı, halıyı, tarikatı, cayır cayır yanma iddiasını ve sair şeyleri diline doladın? Bu mu hukuk? Sen misin hukuk adamı? Söyle, timsah göz yaşları dökenlerin safında mısın, İslam düşmanlığına malzeme arayanların safında mısın, gerçekten adalet isteyenlerin safında mısın?


Aladağ yurt yangının yaşandığı hafta, bölgede çok sayıda yangın hadisesi yaşandı ve hepsinin de sebebi EnerjiSa+TEDAŞ ortaklığının bölgede yeni taktığı akıllı sayaçlardı. Bu videoda, yurt yangından sonra bile sayaçların sökülmediği, yangın çıkartmaya devam ettiği ve yurt yangınından iki gün sonra bile yanıp kül olan bir hane görülüyor.


Nedir bu zorlamalarının sebebi? Olay yerine giden resmi yetkililerin ilk açıklaması bile "Elektrik sayacından çıkmış olduğunu değerlendiriyoruz. Son günlerde böyle bir sıkıntı var. Kısa süre önce benzeri birkaç yangın daha elektrik sayacından dolayı çıkmıştı' şeklinde iken, bunu ve diğer en baştan mevzu edilmesi gereken skandalları, üzerine geçen bunca süre sonra bile görmezden gelmene sebep olan dürtü ne? İçinden vuran, sana alemin önünde bu skandal yazıyı yazdıran ve bu skandal davranışları yaptıran ve "Yuh olsun, bu mu adalet arıyormuş. Yuh olsun bu mu ünlü bir hukukçuymuş." dedirten yazıyı yazdıran dürtü ne, ne istiyor senden, ne yapmanı bekliyor, neyi yaparsan rahat bırakacak seni? Bu yaptığın adaletin gereği değilse ki değil, o halde bu yaptığın ne ve kim için, ne için? 



Sen de Sabetaycı bir gizli Yahudi olmayasın sakın? Bu kadar düşük seviyenle senin markalaştırılmanın sebebi de Sabetaycılık ve hatta aynı zamanda Masonluk olmasın sakın? Şurada, Sabetaycı gizli Yahudilerin deşifre edildiği şu web sitesinde, Feyzioğlu ailesi mensupları da var ve bunlar senin akrabaların mı? Sanki aralarında CHPKK ile anılan "baba" dediğin deden bile varmış gibi geldi bana ama sen bak, incele ve kesin sonucu söyle bize ve milletimize.











Ha unutmadan, emin ol, biz de peşini bırakmayacağız, işte meydan...








Aladağ'ı yakanın TEDAŞ+ENERJİSA ortaklığı olduğu, akıllı sayaçlar olduğu neden gizleniyor?



➥ YANGINLARIN HEPSİNE, yurttan iki gün sonra yakındaki bir hanede çıkan yangın dahil hepsine, EnerjiSA'nın sayaçlarının sebep olduğunu, bir haftadan fazla süre Aladağ'da çok sayıda hanenin yandığını, hak hukuk mücadelesi verdiğini iddia eden İsmail Saymaz'ın, üzerine geçen bunca süreye rağmen "EnerjiSa"yı ve akıllı sayaçlarını bir kere diline dolayamadığını, gerçekleri kasten gizlediğini, ulaştığı her gerçeği objektif ve tarafsız bir şekilde anlatmadığını, kendisinin de suç işlediğini...



➥ Yangının çıktığı gün gündüz vakti, oradaki sağlık ocağına kimliği meçhul şahısların gidip, gayr-i resmi şekilde elektrik panosuna müdahale etmek istediğini, sağlık ocağı personeli tarafından bu şahıslara resmi evrak ve yetki sorulunca, kaçıp gittiklerini, aslında çok sayıda büyük klima olan yurtta değil, sağlık ocağında her an yangın çıkmasını beklediklerini ama oraya resmi prosedür ile müdahale etseler, o dakikaya kadar çıkmış çok sayıda yangının kendileri sebebi ile çıktığını resmen kabul etmiş olacaklarını, yargılanıp ağır cezalar alacaklarını, bu yüzden gayr-i resmi yollarla deneyip, olmayınca kaçtıklarını, emniyetin bunu bildiğini, ifadelere yansıdığını ama bir yerlerden gelen baskı nedeni ile soruşturulmadığını/kovuşturulmadığını...



➥ İtfaiye raporunun düzmece olduğunu ve yargılanmamak üzere art niyetle hazırladıklarını ve o rapor ile Emniyetin gerçekleri endişesiz ve tarafsız ve devlet ciddiyeti ile anlatan raporu arasında tezatlar dolu olduğunu, standart seviyede zeka ve ahlak sahibi herhangi bir İNSANIN, bu gerçeği bir kaç saat içinde kesin sonuçla netleştirebileceğini ve sadece buradan bile yargılamanın akışının ve milletin kanaatinin kökten değişeceğini...



➥ Yurttaki yangın tüplerini, yangından sadece bir gün önce, belediyenin "Değiştireceğiz" diye aldığını ama yenilerini getirmediğini, o yurtta yangın tüpü bulunmadan durulduğu iddiasının gerçek olmadığını ve mevzuata göre yenisini o an vermeden hiç kimsenin mevcut olanı alamayacağını, alıp götürüp, doldurup da getirmek gibi bir uygulamanın olmadığını... Pek çok mevzuat hakkında devletin vatandaşını ve dernek, vakıf görevlilerini hiçbir zaman eğitmediğini, temel hukuk kaidesi olarak devletin, eğitmediği hiç kimseyi sorumlu tutamayacağını...



➥ Aladağ itfaiyesinin, Aladağ belediyesinin, kamuoyunu yalanlarla yönlendirip yargılanmaktan kurtulmaya çabalayan ve adı mafyaya çıkmış olup üzerine geçen sürede başka bir suçtan 5 sene hapis cezası da alan Adana Belediye başkanının, medya linci yapan basın ve medya teröristlerinin, onca yangın üst üste çıktığı halde, günler boyunca ciddiyetini kavramayıp vazifesini yapmayan kaymakam ve valinin ve en büyük ve ana suçlu EnerjiSa ile TEDAŞ'ın en başta yargılanması gerektiğini...


Biliyor muydunuz?





Aladağ'daki yangın faciasının perde arkası | Şahidin şok edici ifadeleri

'İtfaiyenin merdiveni de, maskesi de, hiçbir şeyi de yoktu.'







ADANA kız öğrenci yurdu yangınına müdahale etmek isteyen iftaiyenin perişan hali...


14 dakika boyunca itfaiyenin kale alınır hiçbir müdahalesi yok. Yurt sorumluları, görevli personel ve çevredeki komşuların asilce mücadelesi olmasaydı, facianın bilançosu çok çok daha ağır olacaktı. Lambrinin vernikli oluşuna bile durmak bilmeden yorum yapanlar, İslam düşmanlıklarına araç edinenler, bu vakit oldu da hala 'İtfaiyenin merdiveni bile yokmuş, uzun dakikalar boyunca su bile sıkamamış, eldivenleri bile yokmuş, o itfaiye aracı orman yangınları içinmiş, bu tür yangınlara uygun değilmiş, ayrıca orada çok sayıda hane yanmış, sadece yurt yanmamış, hepsini de akıllı sayaçlar yakmış.'' diyemediler, diyemezler.





'Basın ve medya art niyetli kişilerin eline geçerse, alimi zalim, zalimi alim gösterebilir.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Seviyesiz ve samimiyetsiz yorumlar onaylanmaz. Küfür, hakaret, karalama içerikli yorum yapanlar hukuka sevk edilir. Yorumlardan hukuken yorumcular sorumludur.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar